MehmetAliDOĞANAY
Member
-
- Katılım
- 17 Aralık 2025
-
- Mesajlar
- 142
-
- Tepkime puanı
- 0
-
- Puan
- 16
Orta Asya evliyalarından Güvenç Abdal'a ait kılıç ve zırh gömleği, 700 yılı aşkın süredir Gümüşhane'deki torunları tarafından özenle korunuyor.
Ahmet Yesevi'nin Anadolu'ya gönderdiği talebelerden biri olan Güvenç Abdal, Gümüşhane'nin Kürtün ilçesine bağlı Taşlıca köyüne gelerek burada yaşamını sürdürdü. Türbesi Kırşehir'de bulunan Güvenç Abdal'ın temsili mezarlarından biri de adını taşıyan Güvende Yaylası'nda yer alıyor.
Güvenç Abdal, bölgenin İslamlaşmasında etkin rol üstlendi. Köye yerleştikten sonra ilk olarak bir mescit yaptırdı. Yapılan mescit, 1800'lü yıllarda onarım gördü ve günümüze kadar ayakta kalarak halen ibadete açık şekilde hizmet veriyor.
RUS HARBİ'NDE TOPRAĞA GÖMÜLMÜŞ
Güvenç Abdal tarafından yaptırılan camide uzun yıllardır görev yapan torunu İsmail Güvendi, atalarından yadigâr olan kılıç ve zırh gömleğini özel bir kutuda muhafaza ediyor.
Bilim insanları tarafından gerçekleştirilen karbon testleri sonucunda, kılıç ve zırh gömleğinin 1300'lü yıllara ait olduğu kesinleşti. Emanetlerin zamanla deforme olmasının nedeni ise 1915 Rus Harbi sırasında korunmaları amacıyla toprağa gömülmeleri…
İsmail Güvendi, Güvenç Abdal'ın Ahmet Yesevi Tekkesi'nde yetiştiğini ve Anadolu'da etkin rol üstlenmek amacıyla Taşlıca köyüne yerleştiğini söyledi.
Güvendi, "Güvenç Abdal, Çepni boylarının Türkleşmesine öncülük etmiş ve özellikle Karadeniz yöresinin fethedilmesinde müthiş fedakârlıklar göstermiştir'' dedi.
Kılıç ve zırhın karbon testleriyle 700 yıla tarihlendiğinin altını çizen İsmail Güvendi, emanetlerin dededen toruna, torundan toruna aktarıldığını anlattı.
Eserlerin, 1915 yılındaki Rus muhacirliğine kadar büyük bir özenle korunduğunu belirten Güvendi, ‘’Bu emanetlerin bugün deforme olmasının en büyük sebebi, o dönemde güvenlik amacıyla toprağa gömülmüş olmalarıdır. Muhacirlik olayı yaşanınca dedelerimiz buradan ayrılmak zorunda kalmış, emanetleri toprağa gömüp gitmişlerdir'' şeklinde konuştu.
Yapılan karbon testleri, söz konusu emanetlerin 1300’lü yıllara tarihlendiğini ortaya koydu. Bahsi geçen dönemde henüz ateşli silahlar kullanılmıyordu. Bu nedenle kılıçlar ağırlıklı olarak koruma amacıyla değerlendiriliyordu. İlk olarak savaş meydanlarında kullanılan bu kılıç, daha sonraki dönemlerde de aynı şekilde muhafaza edildi.
Kılıcın Hıdır Baba tarafından kullanıldığı, ardından oğluna geçtiği biliniyor.
“Gönül kılıcı” olarak da adlandırılan bu eser, aslında tahta bir kılıçtır. Koruma işlevinin yanı sıra, insanların gönlünü kazanmayı ve manevi fetih anlayışını temsil eder.